Eski "Mayısta sat ve uzaklaş" deyişi mi? Bu sefer geçerli olmayabilir. | Piyasa Dalgalanması Stratejisi
- Ali Samadi
- 28 Nis
- 2 dakikada okunur
Tarihsel olarak, Mayıs son 12 yılda 11 kez olumlu getiriler sağladı ve ortalama %1,14'lük bir kazanç elde etti. Nisan ayındaki volatiliteye rağmen, S&P 500 ayı %1'den daha az bir düşüşle tamamladı. Bu, piyasayı zamanlamanın ne kadar zor olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. 'Tüm parayı yatırmak' ya da 'tamamen çıkmak' nadiren işe yarar, ne kadar mantıklı görünse de. Piyasalar düz hatlarda hareket etmez ve nadiren ikili kararlarla ödüllendirilir. Gerçek zorluk, özellikle anlatılar değiştiğinde ve belirsizlik arttığında, disiplini koruyarak yatırım yapmaya devam etmektir.
Şimdi, S&P 500, art arda üç düşüşlü ay geçirdi. Son dört ayın ard arda düştüğü zaman ne zaman oldu? 2011'de—ABD kredi notunun tarihindeki ilk kez düşürüldüğü ve 'Amerikan istisnacılığı'nın sorgulandığı dönemde. O zamanlar yatırımcılar, Hazine bonolarına ve ABD dolarına akın etti. Bu kez, reaksiyon tersine dönmüş durumda. Sermaye, geleneksel güvenli limanlara aynı şekilde akmıyor. Bunun yerine, bakır ve enerji gibi emtialara, sağlık ve kamu hizmetleri gibi savunma sektörlerine, altın, Bitcoin gibi alternatiflere ve daha yüksek getiri sağlayan nakit benzeri araçlara ilgi artıyor. #PiyasaVolatiliteStratejisi

Bu ayrışma, yatırımcı psikolojisinin değişmekte olduğuna işaret ediyor. Artık klasik “güvenli limanlara kaçış” stratejisi, on yıl öncesindeki gibi görünmüyor. Bunun yerine, seçici bir savunma eğilimi gözlemleniyor—yatırımcılar piyasadan tamamen çıkmak yerine, politika riski, jeopolitik çalkantılar ya da enflasyon şoklarına karşı daha dayanıklı olduğunu düşündükleri varlıklara yeniden pozisyon alıyorlar. Bu değişim, küresel finansal sistemdeki daha derin yapısal dönüşümleri de yansıtıyor olabilir: merkez bankalarının sınırsız gücüne olan güvenin aşınması, küresel ticaretin parçalanması ve değerin dijital olarak saklanmasına yönelik eğilimin artması gibi.
Peki, bu tablo piyasa görünümü açısından ne anlama geliyor? Mevcut yükseliş hâlâ zor okunuyor; çelişkili sinyaller ve alışılmadık davranışlarla şekilleniyor. Teknoloji devlerinin bilançoları güçlü gelse de, piyasa katılımının yaygınlığı sınırlı. Küçük ölçekli hisseler geride kalıyor, döngüsel sektörler ise geniş tabanlı bir toparlanmayı teyit etmiyor. Öte yandan, ekonomik veriler de hassas bir denge üzerinde ilerliyor—faiz indirimlerini erteletecek kadar güçlü, ancak resesyon endişelerini dindirecek kadar güçlü değil. Piyasa adeta “yeterince kötü değil” ile “yeterince iyi değil” arasında sıkışmış durumda.
Böyle ortamlarda, temkinli bir yaklaşım; güçlü dönemlerde kademeli olarak risk azaltmak, daha uygun giriş noktaları oluştuğunda ise sabırla yeniden pozisyon almak olabilir. Bu, tepe ya da dip tahmini yapmak değil; riske, değerlemeye ve momentuma göre pozisyonları yönetmek anlamına gelir. Şimdi, varlık dağılım stratejilerinizi gözden geçirme, zarar kes seviyelerini sıkılaştırma ve portföyünüzün uzun vadeli hedeflerinizle ne kadar uyumlu olduğunu değerlendirme zamanı.
Bu noktada sabır, stratejik bir varlık hâline gelir. Dalgalanmanın yüksek seyretmesi muhtemelken, disiplini ve uyum kabiliyetini koruyarak sermayeyi korumak, belirsiz getirilerin peşinden gitmekten daha değerli olabilir. Tarih göstermiştir ki en iyi alım fırsatlarının birçoğu, her şeyin güvende göründüğü değil; görünümün bulanıklaştığı ve inancın sınandığı zamanlarda ortaya çıkar.
Sonuç olarak, başarılı yatırım; piyasadaki her kıvrıma tepki vermekten çok, gürültü arttığında bile sadık kalınabilecek bir plan yapmaktır. Piyasa Dalgalanması Stratejisi.
Sorularınız mı var? Benimle iletişime geçin!
Bağlantıda kalalım
Bültenime abone olun.








Yorumlar